İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin kabulünün 75. yıl dönümü dolayısıyla TBMM’de, “Gazze’de kadın ve çocuk olmak” paneli düzenlendi.
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un himayesinde gerçekleştirilen panel öncesinde, ailesi Gazze’de olan Ankara Üniversitesi Eczacılık Fakültesinde okuyan Besan Alafıfı bir konuşma yaptı.
“İnsanın vatanında özgürce yaşayamamasını en ağır şekilde hisseden biri olarak bu Meclis’te bulunmanın çok anlamlı olduğunu düşünüyorum.” diyen Alafıfı, TBMM’nin, Türkiye’nin hür ve bağımsız varlığının en güzel örneği olarak herkese hitap ettiğini söyledi.
Filistinlilerin en büyük hayalinin, ülkelerinde özgürce yaşamak olduğunu ifade eden Alafıfı, babasının yıllar önce Gazze’ye atılan fosfor bombalarından dolayı akciğer kanseri olduğunu ve hayatını kaybettiğini, annesi ve üç kardeşinin ise Gazze’de olduğunu anlattı.
Saldırılardan önce ailesiyle telefonla görüşebildiğini, şimdi ise sadece mesajla onlara ulaşabildiğini dile getiren Alafıfı, şöyle konuştu:
“Bazen günlerce aileme ulaşamıyorum. Yiyecek yemekleri, içecek temiz suları yok. Annem, her insanın sahip olduğu temel haklardan mahrum. Kardeşlerimin hiçbiri emniyet içinde değil. Ailemden ve doğduğum topraklardan uzakta olsam da varoluşumuzu kıymetlendiren değerlere hiçbir zaman leke sürmeden yaşayan, her şart altında onurundan ödün vermeyen, ahlakıyla bütün dünyaya örnek olan Gazze halkına buradan selam gönderiyorum. Biliyorum ki tarih, çocuklarını kaybeden yürekli anneleri, annelerini kaybeden masum çocukları yazacak ve o gün biz, her türlü katliama ve acıya rağmen ahdine sadık kalan Filistinliler olarak anılacağız. İnşallah bir gün Gazze’de hür ve bağımsız olarak yaşayacağız.”
Programa video mesaj ile katılan Gazze Şifa Hastanesi Doktoru Ghassan Abu Sittah, sağlık, su ve kanalizasyon sisteminin, okulların yok edildiğini dile getirerek, bunun amacının Gazze’yi yaşanmaz bir yer haline getirmek olduğunu kaydetti.
İsrail’in Gazzeli çocukların yüzde 1’ini, yetişkin nüfusunun yüzde 1-1,5 kadarını öldürdüğünü anlatan Sittah, yüzde 5’i çocuk olan 50 bin yaralı bulunduğunu ifade etti.
Sittah, yetersiz beslenmenin etkisiyle bölgede bulaşıcı hastalıkların da görüldüğünü belirterek, “Tek çözüm kalıcı ateşkes. Sağlık sisteminin inşası için ekiplerin Gazze’ye erişimine izin verilmesi gerekiyor. Sahra hastanelerinin gelmesi, yaralıların dışarıya çıkmasına izin verilmesi gerekiyor.” diye konuştu.
“Gazze, dünyanın en büyük toplu mezarlığı haline geldi”
Filistin Ulusal Konseyi Üyesi Dalal Salameh, Gazze’de toplu katliam yaşandığını ve 18 bini aşkın şehit olduğunu ifade ederek, bunların neredeyse yarısını kadın ve çocukların oluşturduğunu söyledi.
Uluslararası kuruluşların sessiz kaldığını aktaran Salameh, “Gazze, dünyanın en büyük toplu mezarlığı haline geldi.” dedi.
Salameh, İsrail’in, Filistin halkını yok saydığını, yaklaşık 3 yılda 100 binden fazla şehit verildiğini, yaklaşık 1 milyon kişinin de tutuklandığını kaydetti.
Gazze’de kadınların yaşadığı sıkıntılara da dikkati çeken Salameh, bir annenin etrafına topladığı 5 çocuğuna küflenmiş bir ekmeği suyla ıslatarak yedirdiğini dile getirdi.
Salameh, Gazze’de insanların bir yudum su, bir parça ekmek beklediğini belirterek, “Bizi ya köle olarak ya da ölü olarak istiyorlar.” ifadesini kullandı.
Bölgede gereksinimlerin çok fazla olduğunu ve Filistin için her şeyin bir ihtiyaç haline geldiğini anlatan Salameh, “Bizim davamız sadece insani yardım davası değil, işgalin sona ermesi için çaba gösterme davasıdır. Kendi geleceğimizi belirleme hakkına sahip olmamız gerekiyor.” diye konuştu.
“Biz sadece rakamlardan ibaret değiliz”
Filistin Kadın İşleri Bakanı Amal Hamad da panele video mesaj ile katıldı. Saygınlık ve adalet hayalleri kuran halkı adına konuştuğunu, ölü ve yaralıların sayılarını vermeyeceğini dile getiren Hamad, “Biz sadece rakamlardan ibaret değiliz. Filistin halkı etnik temizlikle karşı karşıya. Camilere, okullara, hastanelere, kiliselere karşı bir savaş var. En tehlikelisi insanlığa ve onların haysiyetine karşı bir savaş var.” değerlendirmesinde bulundu.
Halka yemek, su, ilaç, gıda, barınak sağlanamadığını anlatan Hamad, hamilelerin en temel ihtiyaçlarını karşılayamadığını, narkozsuz sezaryenle doğum yaptıklarını dile getirdi. Hamad, ilaç bulunmadığı için salgın hastalıkların da yayılmaya başladığını belirtti.
“Gazze ve Filistin onurlu bir duruştur”
Panelistlerden Lübnan Gençlik Projesi Kurucusu Melek El Nimer, Gazze’de yaşananların afet ölçeğini geçtiğini belirtti.
Gazze’de ailelerin yok edildiğini dile getiren Nimer, hastanelerin vurulmasına ses çıkarmayanların “imtihandan kaldığını” ifade etti.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre 36 hastanenin yalnızca 11’inin kısmen hizmet verebildiğini dile getiren Nimer, 7 Ekim’den beri gördüklerine dayanamadıklarını kaydetti.
Dr. Emel Dilek Temel de farklı coğrafyalarda görev yaptığını, Gazze’ye de 9 kez gittiğini dile getirdi. Gazze’nin içindeki mülteci kamplarında elektrik, su olmadığını, suyun denizden sağlandığını, kanalizasyon altyapısının bulunmadığını, yiyecek ve içeceğin dışarıdan gelen yardımlardan oluştuğunu anlatan Temel, bölgenin üstü açık bir hapishane gibi olduğunu söyledi.
Temel, bölgede bir savaş değil katliam, soykırım yaşandığını belirterek, çalıştığı Türkiye-Filistin Dostluk Hastanesi’nin yıkıldığını hatırlattı.
Fosfor bombalarının Filistinlilerin geleceğini etkileyeceğini ve doğumlarda anomaliler yaşanabileceğini dile getiren Temel, saldırılarda sadece Gazze’de 25 bin çocuğun ya annesini ya babasını ya da ikisini birden kaybettiğini, müdahale edilmezse 640 bin çocuğun da evsiz bir hayat süreceğini aktardı.
Bölgeye dair değerlendirmede bulunan ve göz yaşlarını tutamayan Temel, “Filistin bir ülke değil, Gazze ve Filistin onurlu bir duruştur. Filistin bir çiçek bahçesiyse Gazze bence buranın en nadide çiçeği. Benim yüreğim orada.” diye konuştu.
Panelin ardından TBMM Başkanı Kurtulmuş, panelistlere ve konuşmacılara plaket verdi.