Bolivya halkı, pazar günü hem başkanlık hem de parlamento seçimleri için sandık başına gitti. Seçim, son yirmi yılın ardından ilk kez sağcı bir hükümetin iktidara gelme ihtimaliyle ülke tarihinin en kritik dönemeçlerinden biri olarak görülüyor. Sol eğilimli Sosyalizme Doğru Hareket (MAS) Partisi, iç çekişmeler ve bölünmeler nedeniyle en zayıf dönemini yaşıyor.
EKONOMİK DARLIKTAKİ BELİRSİZLİK
Ülkede 40 yılın en ağır ekonomik krizi yaşanıyor. Çift haneli enflasyon, yakıt kuyrukları ve temel gıdalarda kıtlık, seçmenlerin tercihlerini doğrudan etkiliyor. Bu ortamda sağcı adaylar Samuel Doria Medina ve eski devlet başkanı Jorge “Tuto” Quiroga öne çıkarken, anketler iki ismin başa baş gittiğini gösteriyor. Ancak kırsalda güçlü olan MAS seçmeninin sandığa etkisi henüz belirsizliğini koruyor.
BÖLGESEL DENGELER DEĞİŞEBİLİR
Bolivya, dünyanın en büyük lityum rezervlerine sahip. Bu nedenle seçim sonuçları yalnızca ülke içinde değil, Latin Amerika genelinde de dikkatle izleniyor. Sağcı bir iktidar, son yıllarda Venezuela, Çin, Rusya ve İran’la yakınlaşan Bolivya’nın dış politikasında köklü bir dönüşüm yaratabilir. ABD ve İsrail ile yeniden ilişkilerin kurulması da olasılıklar arasında.
MORALES SONRASI MAS KRİZİ
2006’da iktidara gelen ve uzun süre ülkeyi yöneten Evo Morales, yolsuzluk iddiaları ve tartışmalı seçim girişimlerinin ardından siyasetten uzaklaştırıldı. Ardından MAS, Luis Arce’nin geri çekilmesiyle daha da zayıfladı. Morales’in destekçilerine sandıkta boş oy kullanmaları çağrısı yapması, partideki çözülmenin derinliğini gözler önüne seriyor.
İKİNCİ TUR İHTİMALİ GÜÇLÜ
Yaklaşık 7,9 milyon seçmenin oy kullandığı seçimde hiçbir adayın ilk turda yüzde 50’yi bulması beklenmiyor. Bu durumda 19 Ekim’de yapılacak ikinci tur, Bolivya’nın demokrasi tarihinin en kritik hesaplaşmalarından biri olacak.