Uzmanlar öfke için ‘itfaiyeci modelini’ öneriyor!

Uzmanlar Öfke İçin İtfaiyeci Modelini Öneriyor

İSTANBUL (İGFA) – Öfkenin, insani bir duygu olduğunu ve herkeste görülmesinin de beklendiğini kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çocuklarda bile öfke doğal bir şekilde ortaya çıkar. Öfke genellikle kişinin kendini savunma ihtiyacı hissettiği, tehdit altında olduğu, korku yaşadığı veya güvende hissetmediği durumlarda oluşur. Bu süreçte kişi bir his yaşar, ardından bu hisse bir tepki verir ve en son düşünme aşaması devreye girer. Genellikle önce his, ardından davranış ve son olarak düşünme süreci işlediği için kişi hata yapabilir.” dedi.

Öfke sırasında verilen tepkiler arasında küsme, surat asma, bağırma, çağırma veya azarlama gibi davranışların yer aldığını ifade eden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bunlar öfkenin dışa vurum şekilleri olarak değerlendirilebilir. Öfke kontrolü eğitiminde, kişilere öfkenin doğal ve insani bir duygu olduğunu, ancak bu duyguyla nasıl başa çıkılması gerektiğini öğretmeye çalışıyoruz. Kişi engellendiğinde, psikolojik bütünlüğü tehdit altında hissettiğinde veya bazı ilkeleri ve kuralları zedelendiğinde öfke ve gerilim yaşayabilir. Bu gibi durumlarda kişinin hızlı bir şekilde analiz yapmayı öğrenmesi önemlidir. Öfke kontrolünde başarılı olmak için bu yeteneği geliştirmek gerekir.” diye konuştu.

YARGILANMA KORKUSU ÖFKEYİ TETİKLEYEBİLİYOR!

Öfke kontrolü sürecinde özellikle olumsuz düşünce, inanç ya da kalıp yargıları araştırdıklarını dile getiren Prof. Dr. Tarhan, şöyle devam etti:

“Bir kişi kendini değersiz hissedebilir. Bir olayda önemsenmediğini, reddedildiğini ya da küçümsendiğini düşünebilir. ‘Benden hoşlanılmıyor, beni aşağılıyorlar, emeğime saygı gösterilmiyor’ gibi düşünceler geliştirebilir. Bazı durumlarda ise kişi, kendi kusurlarının ortaya çıkmasını istemediği için öfke duyabilir. Yargılanma korkusu öfkeyi tetikleyebilir. ‘Hatalarım ortaya çıkacak’ kaygısıyla öfkeyle tepki veren kişiler olabilir. Ancak bu tepki çoğu zaman bilinçli olarak verilmez. Bu kişiler, saygı görmeleri gerektiğine dair güçlü bir inanca sahip olabilirler. ‘Herkesten saygı görmeliyim’ düşüncesi, her olumsuz davranışı saygısızlık olarak algılamalarına neden olabilir. Bu da kişiye özgü öfkelenme nedenleri arasında yer alır. Her bireyin öfke sebebi kendine özgüdür ve bu nedenler, kişinin geçmiş deneyimleri ve algılarıyla şekillenir.”

ÖFKE ANINDA NE YAPILMALI?

Öfkede kişinin önce hissettiğini, ardından tepki verdiğini ve son olarak düşünmeye geçtiğini anlatan Prof. Dr. Tarhan, “ ‘ Yangın çıktığı zaman önce yangının söndürülmesi amaçlanır. Sonra soğutulur ve en son da nedenine bakılır. Öfke durumunda da itfaiyeci modeli ile yaklaşmak gerekiyor. Öfke için itfaiyeci modelini öneriyoruz. Önce söndür, sonra sebebini araştır” dedi.

Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Kişi öfkesinin farkına vardıktan sonra çözüm mümkündür. Ancak depresyon, öfkelilik şeklinde kendini gösterebiliyor. Bu, aslında öfkenin bir hastalık gibi olduğunu gösteriyor.” ifadesinde bulundu.

“ÖFKELENDİĞİMİZ HER OLAY, BİR ANLAMDA KABUK DEĞİŞTİRMEK GİBİDİR”

Erkek ve kadın beyinleri arasında duygusal tepkiler açısından farklılıklar bulunduğunu söyleyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Bir erkek üzüldüğünde bunu genellikle öfkeyle ifade ederken, kadınlar üzüntülerini daha doğrudan bir şekilde, ağlayarak dile getirir. Erkeğin öfkelenmesi, aslında incinmiş olduğunun bir işaretidir. Bu durumu, yaralanmış bir evcil hayvanın davranışına benzetebiliriz. Yaralı bir hayvan, sevmediği için değil, incinmekten korktuğu için tepki verir veya kendine yaklaşılmasını istemez. Erkeklerin öfkesini bu bağlamda anlamak ve doğru şekilde ele almak önemlidir.” ifadesinde bulundu.

Öfke ve kırılganlık gibi durumların kişinin kendini tanıması ve geliştirmesi için fırsat olduğunu da kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Öfkelendiğimiz her olay, bir anlamda kabuk değiştirmek gibidir; bir kazanım ve değişim fırsatıdır. Bu nedenle, öfke anlarında kişilere çift yönlü bir bakış açısı geliştirmelerini öneriyoruz.” dedi.

‘KIRIK KURABİYE FENOMENİ’…

Birçok tartışma ve öfkenin, aslında yüzeyde görünen nedenlerden çok daha derin duygusal dinamiklere dayandığını da kaydeden Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Çift terapisinde yaşanan bir vakayı hatırlıyorum. Tartışma konusu, alışveriş merkezinde tuvalet kâğıdının 6’lı mı yoksa 8’li mi alınacağıydı. Düşünün, bu kadar basit bir konu öfkeye dönüşmüş. Psikolojide buna ‘kırık kurabiye fenomeni’ denir. Eğer insanlar zaten kavga etmeye hazır bir haldeyse, ‘Bu kurabiye niye kırık?’ diyerek bile tartışmaya başlayabilirler. Bu tür durumlarda, asıl önemli olan arka plandaki duyguyu çözebilmektir. Karşı tarafın duygularını önemsemek ve ona değer verdiğinizi hissettirmek, ilişkilerdeki gerilimleri azaltır. Yakın ilişkilerde iyi niyetli düşünceler (iyi zan) esas olmalı, kötü niyetli düşünceler (kötü zan) ise istisna olmalıdır. Bu yaklaşım özellikle dürüst ve yalan söylenmeyen ilişkilerde daha kolay uygulanabilir.” şeklinde konuştu.

TOPLUM OLARAK ÇOK ÖFKELİYİZ…

“Ne yazık ki, toplum olarak çok öfkeli bir hale geldik.” diyen Prof. Dr. Nevzat Tarhan, “Oysa bu sorunların çözümü oldukça basit; ancak bu konulara biraz yatırım yapmak ve zaman ayırmak gerekiyor. Kendine yatırım yapmak, mal, mülk ve paraya yatırımdan daha mı önemsiz? Kesinlikle hayır. Kendimize yaptığımız yatırım, hem bireysel hem de toplumsal olarak en değerli yatırım olacaktır.” şeklinde sözlerini tamamladı.

Related Posts

‘Bana bir şey olmaz’ demeyin, gençler arasında da hızla yayıldı

Kardiyoloji Uzmanı Prof. Dr. Ertuğrul Okuyan, gençlerde giderek artan hipertansiyon riskine dikkat çekerek, “Bana bir şey olmaz” düşüncesinin ölümcül sonuçlar doğurabileceğini vurguladı. Hipertansiyonun erken teşhis edilmemesi halinde kalp damar hastalıklarına yol açabileceğini belirtti.

LGS Öncesi Kaygı Uyarısı Geldi!

LGS heyacanı sürüyor. Uzmanlar LGS’ye girecek adaylara ve ailelerine kaygı uyarısında bulundu.  Kaygınızı kontrol edemiyorsanız, çocuğunuzla vakit geçirmeyin!

Türkiye’de çocuklarda işitme kaybı oranı küresel ortalama iki katı!

Duymer İşitme Cihazları, çocuklarda işitme kaybı konusunda toplumsal farkındalık oluşturmak amacıyla ‘Şimdi Farkına Var, Yarına Ses Ver’ başlıklı bir etkinlik düzenledi. Düzenlenen etkinlikte işitme cihazlarının kullanımı, adaptasyon süreci, çocuklarda işitme kaybının erken tanı ve teşhisin önemi gibi birçok konu ele alındı. Duymer CEO’su Salih Baz, “Türkiye’de her 1000 çocuktan 4’ü işitme kaybı yaşıyor” dedi.

Obezite stres ve teknoloji kullanımı kısırlık riskini artırıyor

Üroloji Uzmanı Doç. Dr. Yavuz Onur Danacıoğlu, obezite, stres ve elektronik cihaz kullanımının üreme sağlığı açısından risk oluşturduğunu belirtti. Uzman Danacıoğlu, yaşam kalitesinin üreme sağlığını doğrudan etkilediğine dikkat çekti.

‘Göz nezlesinde her kaşıma, bir sonraki kaşıntıyı artırır’: Dikkat göz şeklini bozabilir!

Göz nezlesinin tedavisinde ilaçlardan çok korunma önlemlerinin belirleyici olduğunu özellikle gözleri kaşımaktan kaçınılması gerektiğini söyleyen Göz Hastalıkları Uzmanı Op. Dr. Serdar Marol, “Her kaşıma, bir sonraki kaşıntıyı artırır. Bu zincir özellikle çocuklarda kalıcı göz şekil bozukluklarına, hatta keratokonus gibi ilerleyici göz hastalıklarına neden olabilir. Gözlerin kesinlikle kaşınmaması gerekir” dedi.

Evliliklerin ilk 1 yılında ortaya çıkıyor: Öpüşürken bulaşan bu hastalık daha öncekileri unutturacak

İranlı araştırmacı Reza Rastmanesh önderliğindeki yeni çalışma, depresyon ve anksiyetenin sadece duygusal etkileşimle değil, öpüşme ve yakın temas yoluyla ağız bakterileri aracılığıyla da partnerler arasında “bulaşabileceğini” ortaya koydu.