Adana’da içerisinde bulunan 97 kişiden 96’sının yaşamını yitirdiği Alpargün Apartmanı davasında 7 kamu görevlisi hakkında başlatılan soruşturma tamamlandı.
Seyhan Belediyesi’nin yetki alanında bulunan yapıda dönemin İmar Müdürü Alim Erdoğan, müdür yardımcısı Sitare Koçoğlu, belediyede görevli Harita Şube Şefi Gökalp Çubukçu, inşaat mühendisi Ferhat Yağ, mimar Sevda Canpolat, makine mühendisi İmran Arısoy ve iskan komisyonu üyesi Can Mustafa Eren hakkında da “bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne sebep olma” suçlamasıyla 22 yıl 6’şar aya kadar hapis cezası istemiyle iddianame hazırlandı.
İddianame, Adana 3’nci Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilirken, iddianamede 1996 yılında inşası tamamlanan yapıya ilişkin detaylara dikkat çekildi.
SAVCILIK YAPIYI ‘KUSURLU’ OLARAK DEĞERLENDİRDİ
Savcılık makamı, hazırladığı iddianamede yapıyı “kusurlu” olarak değerlendirirken, binanın yapıldığı dönemde yürürlükte olan 1975 Deprem Yönetmeliği’nde var olan hükümleri karşılamadığına işaret etti. İddianamede, proje aşamasından itibaren kusurları bulunan söz konusu binaya yapı ruhsatı ve kullanım izni veren belediye yetkililerinin sorumluluklarına işaret edildi.
İddianamede, Konya Teknik Üniversitesi (KTÜ) İnşaat Mühendisliği Bölümü’nden 6 kişilik bir heyetin hazırladığı ve dava dosyasına eklenen rapora da değinildi. 1996 yılında yapıya, ‘İmar Müdürlüğü Yapı Kullanma Belgesi’ raporunda imzası bulunan Alim Erdoğan ve Ferhat Yağ’ın yapıdaki kusurlu beton ve demir imalatından sorumluğu olduğu tespitinde bulundu.
Onaylı yapı kullanım izin belgesinde imzası bulunan eski Seyhan Belediyesi İmar Müdür Yardımcısı Sitare Koçoğlu’nun ve “kontrol eden” kısmında imzası bulunan Gökalp Çubukçu’nun da yapıdaki kusurlu demir ve beton imalatından sorumlu olduğuna işaret edildi.
‘BİLİNÇLİ TAKSİRLE ÖLDÜRME’ SUÇUNDAN YARGILAMA
İddianamede ayrıca İmar Müdürlüğü Yapı Kullanım İzin Belgesi’nde imzası bulunan Sevda Canbolat, İmran Arısoy, Can Mustafa Eren’in yapıda tespit edilen beton ve demir imalatından sorumlu olduklarına işaret edildi. Sorumluların 6 Şubat 2023’de meydana gelen deprem neticesinde yıkılan binada yaşamını yitiren 96 kişinin ölümüne neden oldukları belirtilen iddianamede, “öngörülebilen ve bu netice bakımından dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davranan ilgili kamu görevlilerinin ‘bilinçli taksirle birden fazla kişinin ölümüne neden olma’ suçundan 22 yıl 6’şar aya kadar hapisle cezalandırılması talep olunur” denildi.
Söz konusu kamu görevlileri iddianamede isnat edilen suçlamaları kabul etmezken, kamu görevlilerinin yargılandığı davanın ilk duruşması 23 Mayıs’ta, Adana 3’nci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülecek.
MÜTEAHHİT OLASI KAST İLE CEZALANDIRILMIŞTI
Apartmanın müteahhidi, teknik uygulama sorumlusu (TUS) ve şantiye şefi Hasan Alpargün, yargılandığı dava kapsamında “Olası Kast” ile cezalandırılmıştı. İhmal ile kasten ölüme sebebiyet verme, kadını ve çocuğu kasten öldürme suçlarından da ceza alan Alpargün toplamda 62 kez müebbet hapis ve 865 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı.

‘BU İŞİN BİRDE KAMU GÖREVLİLERİ AYAĞI VAR’
Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) Adana Şube Deprem Komisyonu adına Alpargün Apartmanı Davası’nı takip eden avukat Ümit Büyükdağ, dosyaya ilişkin değerlendirmelerini aktardı. Bugüne kadar yapılan yargılamalarda teknik uygulama sorumlularının, müteahhitlerin ve yapı denetim firmalarının veya binada izinsiz tadilat yapanların yargılandığını söyleyen Büyükdağ, “Bu işin bir de kamu görevlileri ayağı var” dedi.
Kamu görevlilerinin proje aşamasından başlayan bir mesuliyetinin olduğuna işaret eden Büyükdağ, şunları kaydetti: “Depremde yaşamını yitirenlerin yakınlarının ısrarı sonucunda kamu görevlileri hakkında da yargılamalar başladı. Alpargün Davası’nda da Konya Teknik Üniversitesi’nden alınan bilirkişi raporu sonucunda kamu görevlilerinin sorumluluğu netleşti ve dava açıldı. Bu, inşaatların yapım aşamasında denetim görevi olan kamu görevlilerinin bir inşaat yapımında tüm aşamaları tek tek denetlemek zorunlulukları olduğunu tescilleyecek.”
’96 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ BİR BİNADA BİLİNÇLİ TAKSİRDEN SÖZ EDİLEMEZ’
Büyükdağ, inşaatların proje aşamasından yapım aşamasına değin denetimlerin baştan savma, numune alınmadan, bina görülmeden yapıldığını ve onay belgesi verildiğini söyledi. Kamu sorumluların “olası kast” ile yargılanması gerektiğine işaret eden Büyükdağ, “Bir deprem sonrasında bir bina yıkıldığında ilk refleksin olası kast olması gerekir. 1975 Yönetmeliği de dahil olmak üzere tüm yönetmelikler binanın yıkılmaması üzerine kurulu. Bilinçli taksir, yalnızca binada tüm işlemlerin ve denetimlerin yönetmeliğe uygun yapıldığı ve buna rağmen can kaybı olduğu taktirde düşünülebilir. Ancak bir bina saniyeler içinde yıkılıyorsa, 97 kişiden 96’sı vefat ediyorsa burada bilinçli taksirden söz edilemez. Bu tip dosyalarda hem savcının hem mahkemenin ilk refleksi olası kast ile olmalıdır. Biz bunun için çaba sarf diyoruz. Alpargün’de başarılı olduk. Mahkeme heyeti bu bakış açısına sahipti. Umarım kamu görevleri ile ilgili de kısımda da aynı şekilde olası kastta ceza verilir” diye konuştu.
‘HATALI PORJEYE ONAY VERMİŞLER’
Büyükdağ; dava kapsamında yargılanan kamu görevlilerinin savunmalarında, binayı o günkü yönetmeliğe uygun denetlediklerini, sorumluluğun ise TUS’da olduğunu söylediklerini aktardı. Alpargün Apartmanı’nda bütün sorumlulukların Hasan Alpargün’de birleştiğine dikkat çeken Büyükdağ, “Bir de belediye yetkilileri ‘benim sorumluluğum yok’ dediği zaman denetimsizliğin boyutu ortaya çıkıyor. Yasa ‘denetleyeceksiniz’ diyor. Ayrıca kamu görevlileri, Alpargün’ün sunduğu ve bu depremde yıkılan söz konusu binanın hatalı projesine onay vermiş” dedi.
More Stories
İstanbul’da İETT otobüsüne ‘taşlı kartopu’ saldırısı: Yolcular tahliye edildi!
Suyu kesilen derede mahsur kalan kaplumbağalara kurtarma operasyonu
Fırat Yılmaz Çakıroğlu 10. Yılda Anıldı