Galatasaray, Bayern Münih’i elinden kaçırdı diye tabii ki çok üzülüyoruz. Dünyanın en iyi 3-4 takımından bir tanesini 60 dakika sahada resmen döv, hırpala, birçok gol pozisyonuna gir, maç sonunda da mağlup ol. Bu canımızı yakıyor. İnanın maç oynanalı kaç gün geçti, sarı-kırmızılıların o muhteşem performansı bir saniye gözümüzün önünden gitmiyor.
Futbol bu, atamayana atıyorlar. Sen 7 tane gol pozisyonuna giriyor, penaltıdan 1 gol atıyorsun; rakibin 3 kere üzerine geliyor, ilk gol Kazımcan’ın hatası, 3 gol atıyor. Burada oyuncuları da, Okan hocayı da suçlamamak lazım. Hoca da, takım da ellerinden gelen her şeyi yaptılar. 60 dakika defansı, orta sahası, forveti bir bütün olarak hareket eden Galatasaray vardı. Bu yüzden de Bayern Münih şaşırdı, hücum edemedi. Bir de buna 50 bin taraftarın gök gürültüsü gibi muhteşem baskısını ekledik ama yine olmadı.
Galatasaray’ın bir golde kalmasının sebepleri var. Herkes Kerem Aktürkoğlu’nu suçluyor. Kerem elinden geleni yaptı. Bayern karşısında bu kadar gol pozisyonuna girmek bile büyük olay. Ama şunu unutmamak lazım. Kerem 40-50 milyon euroluk dünya yıldızı değil. Tabii ki çok eksikleri var ama kendini geliştirmek için de olağanüstü çaba sarf ediyor. Bunu da kimse unutmasın.
Esas beni üzen, Manchester United maçında sahneye çıkan Zaha gibi çok büyük bir yıldızın Bayern Münih önünde kendini gösterememesi oldu. Demek ki daha tam hazır değil. Tete skora geçen sene Rashica’nın yaptığı katkıyı yapamadı. Ama Tete iyi bir futbolcu olacak, biraz daha kendini geliştirmesi gerek bu da zaman işi. Orta sahada yoruluncaya kadar Torreira ve Kaan Ayhan ikişer kişilik mücadele ettiler. Okan Buruk’a ‘Bu futbolcular yoruldu, neden 65’te değişiklik yapmadın?’ diye hepimiz eleştiriler getirdik.
Kerem Demirbay’ın herhalde sorunu var. Ndombele bir türlü istenen seviyeye gelemiyor. Nitekim oyuna girdikten sonra varlığı ile yokluğu belli değildi. Oliveira ise yedek kaldığı için herhalde küskün. Hoca antrenmanlarda bunu gördüğü için onu yedek bırakıyor. Ama bunlar çok önemli sorunlar değil. İlerleyen haftalarda hepsi hazır olacak. Bunun içine Ziyech’i de koyuyorum.
Takımdaki en büyük sorun, son vuruşlar ve sol bek mevki görülüyor. Angelino ne ümitlerle alındı, Beşiktaş maçındaki hatalarından dolayı Okan Buruk kendisini Bayern maçının ilk 11’ine yazmadı. Doğru da yaptı. Kazımcan tercihini kullandı. Kazımcan, Ümit Milli Takım futbolcusu. Forma şansını daha iyi kullanması lazımdı. Sahada kaldığı sürenin büyük bölümünde resmen ayakları titredi. Her neyse o da tecrübe kazanacak.
Burada önemli olan sahaya konulan yürek. Bu yüreğin de başta teknik direktör ve futbolcularda ne kadar büyük olduğunu gördük. Ayın 8’inde Almanya’da deplasmana gidecekler. Skorun ne olacağını tahmin edemiyorum. Umarım en azından bir beraberlik alırlar. Ben Galatasaray’ın bu futbolla Manchester United ve Kopenhag’ı yenip gruptan ikinci sırada çıkacağına adım gibi inanıyorum. Galatasaray taraftarları takımlarıyla gurur duymalı. Bütün Avrupa basını Bayern Münih’in Galatasaray’ın elinden nasıl kurtulup galip geldiğini yazıyor. Galip gelemesen de bu kadarı bile gurur meselesi olmaya yetiyor.
TFF kriterler koymalı
Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi’nin ne kadar çırpındığını, bazı şeyleri düzeltmek için mücadele ettiğini çok iyi biliyorum. Bunun ne kadarında başarılı olduğu ise koca bir soru işareti. 1. Lig’den Süper Lig’e çıkan takımların statları en az 10 bin kişilik olmalı. Şampiyonluğa oynayan takımlar 2 bin 500 kişilik statta oynamamalı.
Büyük takımlar Atatürk Olimpiyat Stadı’na deplasmana mı gidiyor, ev sahibi takım stadı dolduramıyorsa, seyircisi azsa deplasmana gelen takımlara tribünler açılmalı. Bilet fiyatları uçuk-kaçık olmamalı. Burada hem Süper Lig’in marka değeri açısından maç dolu statta oynanır, hem de ev sahibi takım para kazanır. En büyük kriter de çimi bozulmuş sahalarda kesinlikle maç oynatılmamalı. Zemini bozuk stat hangi kulübün sorumluluğundaysa en büyük ceza verilmeli. Federasyonumuzun bu detayları gözden geçirmesi lazım.
